Kelime Kökeni: Arapça-aceb
– Şaşılacak veya garip karşılanacak, tuhaf şey, hayret uyandıran, taaccüb olunan, tahayyür etme
Cümle içinde kullanımı: “Eyvahlar olsun olur şey değildir, bu acîb mahlukat nasıl böyle bir makama getirilir?”
Kelime Kökeni: Arapça-aceb
– Şaşılacak veya garip karşılanacak, tuhaf şey, hayret uyandıran, taaccüb olunan, tahayyür etme
Cümle içinde kullanımı: “Eyvahlar olsun olur şey değildir, bu acîb mahlukat nasıl böyle bir makama getirilir?”
Kelime Kökeni: Arapça-acîbe
– Tuhaf, garip, şaşılacak, hayret verici şeyler, acayip
Cümle içinde kullanımı: “Fevkalade acâ’ib bir insan olup çıktım insanların hakkımdaki yargılarına takılıp duruyorum.”
Kelime Kökeni: Farsça
– Su, mâ
– Hayat suyu, ölümsüzlük
Cümle içinde kullanımı: “Âb suyunu dudaklarıma dökerken sonsuz bir hayatın düşlerine daldım.”
Kelime Kökeni: Arapça-lübbü,lübbi, elbâb çoğul biçimi
– İç, öz, ruh, derun, yürek
– Aklıselim, sağduyu, akıl
– Her şeyin en güzeli, her şeyin en iyisi
Cümle içinde kullanımı: “Hayatın tatlı yanına, insanın lüb olanına denk gelesin güzel kızım.”
Kelime Kökeni: Arapça
– Oyun, güldürü, eğlence, sefahat, piyes, eğlenmeyi sağlayan toplantı
Cümle içinde kullanımı:” Beni lu’b tarzı yerlerden uzak durmaya iten şey de içimdeki dermansız sızı değil miydi validem?”
Kelime Kökeni: Arapça
– Lebibler, akıllılar, zekiler
Cümle içinde kullanımı: ” Bu dünya libâb ve zenginlerin dünyadır, saf ve yoksul olanlar her zaman üzülmüştür. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Alev, alaz
– Ateşin alevlenmesi, lehebân
– Ateşin sıcaklığı
– Eti az deve, zayıf deve
Cümle içinde kullanımı: “Lehîb’ten korkan ateşe dalar mı, günahtan korkan yalana başvurur mu?”
Kelime Kökeni: Arapça
– Ateşin alevlenmesi, ateş alevi, alev, alaz, yalım, yalaz
– Havaya kalkan toz
Cümle içinde kullanımı: “Yer gök leheb içinde kor rengine dönüşmeden, kalbim un ufak olmadan bu sevda ateşini söndüremem. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Akıllı, zeki, kavrayışlı, fatin, akil
Cümle içinde kullanımı: ” Babam sağduyulu lebîb adamdır ne yaptığını gayet iyi bilir. “
Kelime Kökeni: Arapça-sıfat
– Yapışıcı, yapışkan, yapışan
– Değişmez, sabit olan
– Gerekli, lüzumlu
Cümle içinde kullanımı: ” Bu evin lâzib kuralları bulunmaktadır beyefendi uymakla yükümlüsünüz. “